Select your language
Afrikaans
Arabic
Basque
Bulgarian
Catalan
Chichewa
Chinese
Croatian
Czech
Danish
Dutch
English
Farsi
Fijian
Filipino
French
German
Greek
Hebrew
Italian
Japanese
Kinyarwanda
Kisongie
Korean
Lingala
Malagasy
Norwegian
Nuer (Sudan/South-Sudan)
Oromo
Polish
Portuguese
Romanian
Russian
Slovak
Somali
Spanish
Swahili
Swedish
Tshiluba (DR Congo)
Turkish
Welsh

Bölüm 3 Mesih’in bizim için şu anki yaptığı iş

Charles Henry Mackintosh

İsa Mesih’in yeterliliği

Diğer bölümlerde yazılanlardan Mesih’in geçmişteki işinin büyük sonucu Tanrı’nın huzurundaki mükemmel pozisyonumuz olduğunu öğrendik. “Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir” (İbr.10:14). O bizi Kendi mükemmel beğenişiyle, isminin, Kişiliğinin ve çarmıhtaki işinin tüm erdemiyle ve güzeliğiyle Tanrı’nın huzuruna çıkartı. Böylece elçi Yuhanna şu sözleri yazdı: “Çünkü Mesih nasılsa, biz de bu dünyada

öyleyiz” (1.Yuh4:17). Bu Mesih’in kanıyla satın alınan sürünün en güçsüz kuzunun değişmez pozisyonudur. Zaten başka birşey yoktur. Bir insanın durumu ya bu, ya da sonsuza dek mahvolmaktır. Tanrı’nın huzurunda mükemmel bir durumla, suçlu ve mahvolmuş bir durum arasında hiç bir başka seçenek yoktur. Bir insan ya suçlu, ya da Mesih’le diriltilmiş. Bunun ortası yoktur. Bir insan ya suçlarıyla doludur, ya da Mesih’te yetkindir. İnanan, Kutsal Ruh’un Kutsal Yazılardaki yetkili sesi aracılığıyla Mesih’te mükemmel olduğu açıklanmıştır. Sonsuza dek mükemmeldir, tamamen temizidir, Sevgili Oğlu’nda bağışlanmıştır (Ef.1:6), Tanrı’nın doğruluğu olmuştur (2.Kor.5:21).

Bunların hepsi Mesih’in çarmıhtaki kurbanı aracılığıyla bize verilmiştir. O’nun bu değerli günahları bağışlatan kurban olarak ölümü Hıristiyanın sağlam ve inkar edilmez pozisyonunu oluşturur. “Oysa Mesih günahlar için sonsuza dek geçerli tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı’nın sağında oturdu” (İbr.10:12). Tanrı’nın sağında oturmuş bir Mesih inananın Tanrı’nın huzurundaki pozisyonunun muhteşem kanıtıdır ve mükemmel güvencesidir. Rabbimiz İsa Mesih, Tanrı’yı günahlarımızla alakalı yücelti ve tüm günahkar durumumuzla alakalı yargıyı üzerine aldıktan sonra, bizi Kendisiyle yaşayan ilişkiye geçirerek, bize sadece günahlarımızın bağışı, O’nda kabul edilme ve esenlik vermedi, bunun üzerine bizi günahın egemenliğinden tam bir kurtuluş verdi. Bizi, bize karşı olabilecek her şeyden, örneğim içimizde bulunan günahtan, şeytandan, yasadan ve dünyadaki kötülükten, kesin bir zaferle dolu olan bir yere aktardı. Tekrar ediyoruz, sadece Kutsal Yazılar aracılığıyla öğretilecek olursak bu bizim kesin ve değişmez pozisyonumuzdur. Ve biz okuyucuyu bundan daha az birşeyle yetinmemeye rica ediyoruz. Hıristiyanlıkta bulunan mezheplerin karışık öğretilerini ve ayinsel hizmetlerini artık kabul etmesin.

Bunlar yüreklerimizi sadece karanlığa, Tanrı’dan uzaklığa ve Yahudiliğin köleliğine sürükleyecek. Tanrı bu dinsel systemde hatta buldu ve sonsuza dek ortadan kaldırdı, çünkü bu system Kendi kutsal düşüncesine uymadı ve sevgi ile dolu olan yüreğini tatmin etmedi. Bunun yerine O’na tapana tam olan bir barış, mükemmel bir özgürlük ve O’na tam bir yakınlık verdi. Bunları sonsuza dek verdi. Biz Hıristiyanlığın çeşitli mezheplerinde bulunan Tanrı’nın halkını ciddice nerede olduklarını yeniden inecelemeye ve Kutsal Yazıların ayetleri aracılığıyla kanıtladığımız gerçek Hıristiyan pozisyonunu ne kadar iyi anladıklarını ve ondan ne kadar zevk aldıklarını araştırmaya davet ediyoruz.

Bu ayetlere kolayca daha yüz katını ekleyebiliriz. Hıristiyanılığın çeşitli

öğretilerini Tanrı’nın Sözü ile karşılaştırıp gayretle ve dürüstçe ne kadar birbirine uyduklarını araştırsınlar. Böylece bugünkü Hıristiyan mezheplerin öğretisi Yeni Antlaşma’daki diri öğretisi ile tamamen farklı olduğunu görecekler. Sonuç olarak inananlar bir Hıristiyana ait olan çok değerli ayrıcalıklardan mahrum kalıyorlar ve Musa’nın dönemini karakterize eden ahlaki mesafede bırakılıyorlar. Bütün bunlar çok üzücüdür. Bunlar Kutsal Ruh’u üzüyor, Mesih’in yüreğini incitiyor, Tanrı’nın lütfunu küçük düşürüyor ve Kutsal Yazılar’da bulunan en açık ifadelere karşı geliyor. Binlerce kişilerin şu andaki durumu kalp kırıcıdır. Ve bunların hepsi büyük ölçüde Hıristiyan mezheplerin öğretilerinden ve formülerinden kaynaklanıyor. Nerede tamamen temizlenmiş bir vicdanlı, Tanrı’yla barış içinde yaşamanın ve Oğulluk Ruh’unun sevincini yaşayan bir imanlı bulabiliriz? Genelde ve sistematik bir şekilde bir kişinin günahları tamamen bağışlandığını, sonsuz yaşama sahip olduğunu, doğrulandığını, Sevgili Oğul’da kabul edildiğini, Kutsal Ruh’la mühürlendiğini ve içinde bulunan Kutsal Ruh aracılığıyla Mesih’le birleşmesinden dolayı artık mahvolmayacağını söylemesi en büyük küstahlık olduğunu öğretilmiyor mi? Bunların hepsi Hıristiyanın ayrıcalığı olan ama maalesef Hıristiyanlıkta reddedilen ve önem verilmeyen şeyler değil mi?

İnsanlar çok güvenli olmaları tehlikeli olduğunu, ahlaki olarak şüphe ve korku içinde yaşamaları daha güvenli olduğunu ve sadece öleceğimiz zaman cennette gitme umudumuz en güçlü olabileceğini öğretilmiyor mu? Nerede insanlar yeni yaratılışla alakalı muhteşem gerçekleri öğretiliyorlar? Nerede Baş olarak ölülerden dirilen ve yükseltilen Mesih’le alakalı bilgi ile insanlar kökleşmiş ve temellendirilmiş oluyorlar? Nerede Tanrı’nın çok sevdiği Kendi halkına lütufla verilen armağanların sevinci içinde yaşamaları gerektiğini öğretiliyor? Ne yazık! Ne yazık! Bu sorulara verilmesi tek gerçek yanıtı düşündüğümüzde çok üzülüyoruz. Mesih'in sürüsü karanlık dağlarda ve ıssız ovalarda dağılmış bulunuyorlar. Tanrı’nın halkı Yahudi sistemini belirleyen bir mesafede kalıyorlar. Tapınaktaki yırtılan perdenin anlamını, Tanrı’ya yakınlığı ve Sevgili Oğul’da kabul edilmenin anlamını bilmiyorlar. Rab'bin sofrası bile batıl inancın karanlık, soğuk sisi ile örtülüdür ve yasalığın iç karartıcı, itici engelleriyle çevrilidir. Tamamlanmış kurtuluş, tüm günahların bağışı, Tanrı’nın huzurunda mükemmel bir doğrulanma, Oğulluk Ruhu, Güveyin parlak ve mübarek gelişi, tüm bu çok önemli ve muhteşem gerçekler, Tanrı’nın Kilisesine verilen bu ayrıcalıklar, Hıristiyanlığın öğretileri ve dini mekanizmaları tarafından reddediliyor. Bazıları belki çok karanlık bir resim çizdiğimizi düşünebilirler. Sadece şunu söyleyebiliriz ve bunu samimiyetle Tanrı hakkında söylüyoruz biz kesinlikle abartmadık. Bizim çizdiğimiz resim durumu olduğu gibi gösteriyor. Ve büyük olasılıkla gerçek durum daha da berbattır. Hıristiyanlıkta sadece inancı itiraf edip inanmayan kişiler değil, sürüye ait gerçek iman eden koyunların çoğunun durumunu Tanrı’nın gördüğü gibi görmüş olsaydık kalplerimiz tamamen kırılırdı. Ancak biz konumuzla

devam etmemiz gerekir ve bu çoğu inananların bulunduğu bu acınacak duruma karşı en iyi tedavi olduğunu düşünüyoruz. Biz Rabbimiz İsa’nın bizim için yaptığı işinin konusu üzerinde durmuştuk. O bizim günahlarımızı ortadan kaldırdı ve günah O’nda yargılandı. Böylece bize mükemmel bir bağışlanma sağladı ve bizi günahın egemenliğinden tamamen kurtardı. Bir Hıristiyan sadece günahları bağışlanmış bir kişi değildir, onlardan kurtulmuş biridir.

Mesih onun için öldü ve o Mesih’te öldü. Dolayısıyla o özgürdür, ölülerden dirildi ve Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı için yaşar. O yeni bir yaratılıştır, ölümden yaşama geçmiştir. Onun için ölüm ve yargı artık arkada kaldı ve önünde sadece yücelik var. Onun lekesiz bir unvanı ve berrak bir umudu var. Şimdi, eğer bunların hepsi gerçekten Tanrı'nın her çocuğu için doğruysa - ve Kutsal Kitap bunun böyle olduğunu söylüyor - biz daha ne isteyebiliriz ki? Unvan, pozisyon ve umut olarak hiç birşey. Bunların hepsine biz Tanrısal bir mükemmellikle ve kesinlikle sahibiz. Ama tabiki durumumuz, hayatımız mükemmel değil. Biz hâlâ bedendeyiz ve çok çeşitli zayıflıklarla doluyuz, çeşitli ayartmalara maruz kalıyoruz. Biz tökezlemeye, düşmeye ve Tanrı’dan olmayan yollarda yürümeye eğilimliyiz. Biz kendi kendimize doğru olanı düşünemeyecek ve kendi gücümüzle bir an için bile olsa lütuf aracılığıyla bize verilen mübarek pozisyonumuzu gündelik hayatımızda uygulamayacak durumdayız. Evet, sonsuz yaşama sahip olduğumuz ve Kutsal Ruh’un dünyaya gelmesiyle gökteki Başımız olan Mesih’le bağlantı olduğumuz doğrudur. Böylece bir sonsuza dek güvenlikteyiz. Hiç kimse bizim yaşamımıza dokunamaz, bizim yaşamımız Mesih’te saklıdır. Ama ne kadar da yaşamımız dokunulmaz olsa da ve hiç kimse bizim pozisyonumuzu etkileyemezse de bizim durumumuz kusursuz değil, yaşamımızda hatalar var ve Tanrı’yla olan paydaşlığımız kesilmeye eğilimli. Dolayasıyla bizim başka birşeye daha ihtiyacımız var.

 

Mesih’in şimdiki bizim için yaptığı iş

 

Isa, Tanrı’nın sağında bizim için yaşıyor. Bizim adımıza kesintisiz olarak aracılık ediyor. O günahları bağışlatan işini başarıyla tamamlaması sayesinde gökleri aştı ve orada bizi mükemmel bir şekilde her zaman savunmaktadır. O orada, bizim doğrulumuzu sürdürmesi için yaşıyor, bizi ölümümü aracılığıyla aktardığı pozisyonun ve ilişkimizin Tanrısal tamamlılığını korumaktadır.

Böylece şunu okuyabiliriz: “Çünkü biz Tanrı’nın düşmanlarıyken Oğlu’nun ölümü sayesinde O’nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlu’nun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir” (Rom.5:10). Ve İbraniler’de şunu okuyabiliriz: “Tanrı Oğlu İsa gökleri aşan büyük başkâhinimiz olduğu için açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım. Çünkü başkâhinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir; tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir. Onun için Tanrı’nın lütuf tahtına

cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım” (İbr.4:14-16). Ve yine İbranilerin başka bölümünde şunu okuyabiliriz: “Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için kâhinliği süreklidir. Bu nedenle O’nun aracılığıyla Tanrı’ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır” (İbr.7:24,25). “Çünkü Mesih, asıl kutsal yerin örneği olup insan eliyle yapılan kutsal yere değil, ama şimdi bizim için Tanrı’nın önünde görünmek üzere asıl göğe girdi” (İbr.9:24).

Ardından, Yuhanna’nın ilk mektubunda, aynı konu farklı bir yönü ile sunulduğunu görebiliriz: “Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur. O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır” (1.Yuh.2:1-2). Bu ayetlerin hepsi kendi zayıflığını, muhtaçlığını ve başarısızlığını bilen gerçek bir Hıristiyan için ne kadar değerlidir. Nasıl olur da bir kişi, gözlerini bu ayetlerin üzerinden geçirdikten sonra ve kendi halini, zayıflığını ve kusurlu durumunu bilerek, Hıristiyanın böyle bir sürekli devam eden yardıma ihtiyaç duymayacağını düşünebilir? Hiçbir İbranilere yazılan Mektubu okuyan ve en ilerlemiş inananın yaşamını gören kişi, Mesih’in bütün Hıristiyanlar için yaptığı aracılığını ve kahinliğini inkar edemez. Şu soruyu soralım. Kim için Mesih şu an yaşıyor ve Tanrı’nın sağında hizmet sunuyor? Dünya için mi? Kesinlikle değil. Çünkü Yuhanna 17’de şu sözleri söylüyor. “Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir.” Bu istekte bulunudu kişiler kimlerdir?

İsrail’in kalıntısı mı? Hayır, bu bölüm onlardan bahis edilmiyor. Peki onlar kim? Onlar inananlar, Tanrı’nın çocukları, bu günahlı dünyadan geçen, her attıkları adımda başarısız olmaya ve kirlenmeye eğilimli olan Hıristiyanlardır. Onlar için Mesih kahinlik yapıyor. O, onları temizlemek için öldü ve onları temiz tutmak için yaşıyor. Ölümüyle günahlarımızı ortadan kaldırdı ve yaşamıyla bizi temiz tutuyor. Bunu sözünü Kutsal Ruh’un gücü aracılığıyla kullanarak yapıyor. “Suyla ve kanla gelen İsa Mesih’tir. O yalnız suyla değil, suyla ve kanla gelmiştir” (1.Yuh5:6). Çarmıha gerilmiş Mesih aracılığıyla bize suçlarımızın bağışlanması ve arındırma verilmiştir. Kan ve su bizim için ölen Mesih’in böğrününden aktı (Joh19:34). O’nun kanıyla suçlarımız bağışlandı ve suyla arındırıldık. O’nun adı övülsün! Mesih'in değerli ölümü sayesinde bunların hepsine sahibiz. Suçlarımızın sorusuna gelirsek. Hepsi Mesih’in kanıyla bağışlandı. Gündelik esiklerimizim sorusuna gelirsek. Bizi Babanın önünde savunan var, bizim Tanrı’nın yanında bulunan büyük bir Başkahinimiz var. Tanrı, “bir kişi günah işlerse” diyor, “bir kişi tövbe ederse” demiyor.

Kuşkusuz, tövbe etmek ve kendimizi yargılamak gerekir. Peki bunlar nasıl üretilir? Bunlar nasıl devam edebilirler? Cevabı bu ayette bulabiliriz. “Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur” (1.Yuh.2:1). O’nun aracılığı galip gelipte lütfuyla günah işleyen

kişinin yüreğinde tövbe etmeyi, kendi kendini yargılamayı ve itirafı sağlıyor. Hıristiyan okuyucu için Mesih’in savunmasıyla ve kahinliğiyle alakalı gerçeği iyice anlamsı çok önemlidir. Bazen biz bir suç işlediğimizde, yanlış olarak Tanrıyla aramızı düzeltmemiz için kendimiz birşey yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Biz böylece yanlış yaptığımızı anlamadan önce, vicdanımız bunun daha farkında olmadan önce bile, bizim Mübarek Rabbimiz İsa Mesih bizi Babanın önünde savunduğunu unutuyoruz. Ve biz tövbe etmemizi, itiraf etmemizi ve eski durumumuza geri dönmemizi tamamen O’nun aracılığına borçluyuz.  Biz günah işlediğimizde bizim neyimiz var? Tanrı’ya geri dönmemiz için yeniden kan mı gerekiyor? Hayır, Kutsal Ruh’un ne söylediğini dikkatle okuyalım. “Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur (1.Yuh.2:1). Neden Kutsal Ruh “adil” olan diyor ve mesela lütufkar, merhametli ve sempatik olan demiyor? Mesih bunların hepsi değil midir? Tabiki evet. Ama bu özellikler burada yerinde olmazdı, çünkü mübarek elçi bize şu teselli edici gerçeği göstermek istiyor. Bizim tüm yanlışlıklarımızla, tüm günahlarımızla ve başarısızlıklarımızla, adil olan Tanrı’nın, kutsal Babanın yanında bizim tüm işlerimizi görebilmek için bizim adıl temsilcimiz var. O her zaman aracılık yapmak için yaşıyor. Ve İsa sonsuza dek yaşadığı için O’nun aracılığıyla Tanrı’ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir (İbr.7:24,25). Tanrı’ın halkı için bu ne kadar sağlam bir tesellidir! Ve bunu bilmek bizim ruhumuz için ne kadar gereklidir ve bizi güçlendirebilir. Bazıları Hıristiyan pozisyonunu tam olarak anlamamışlar, çünkü Mesih geçmişte onlar için ne yaptığını göremiyorlar. Diğerleri aksine, Hıristiyan pozisyonuyla alakalı öyle bir tek taraflı görüşe sahipler ki, Mesih’in şu anda bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak için ne yaptığını görmüyorlar. Bu iki yanlış düzeltimelidir. Birincileri bağışlanmanın kapsamını ve değerini bilmiyorlar. İkincileri Mesih’in savunma işinden habersizler. Bizim pozisyonumuz o kadar mükemmel ki, elçi şu sözleri yazdı: “Çünkü Mesih nasılsa, biz de bu dünyada öyleyiz” (1.Yuh.4:19). Eğer hepsi bu kadarse, kesinlikle bizim kahinlik veya savunma görevine ihtiyacımız olmazdı. Ama durumumuza bakıldığında elçi şunu söylüyor: “Ama içimizden biri günah işlerse” (1.Yuh2:1). Bu savunma görevi devamlı olarak gerektiğinin kanıtıdır. Övgüler olsun Tanrı’ya çünkü sürekli olarak Ona sahibiz. O her zaman bizim için yaşıyor. En yüksek yerde yaşıyor ve hizmet ediyor. O bizim Tanrı’nın huzurunda bulunan doğruluğumuzdur. O bizim her zaman Tanrı’ya uygun bir şekilde yaşamamız için çaba harcıyor. O, ruhumuzla ve Tanrı’yla arasındaki Tanrısal ve hiç bozulamayacak bağlantıdır.

« Previous chapterNext chapter »